Ana içeriğe atla

Kayıtlar

OKUYUP AYIRDIĞIM ÇARPAN YAZILAR etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Okumak ve Dinlemek

Okuyacağınız kitabın seçimini yapmak, evleneceğiniz eşin seçimini yapmaktan da daha zordur. Eşi boşar etkisinden kurtulursunuz ancak bir insan ömrü boyunca en fazla yirmibin, hadi yirmibeşbin kitap okuyabilir. Fazlasına ömrü yetmez. Oysa dünyada değil yirmibin kitap, bundan çok daha fazla yazar vardır. Yazarı belli olmayan kitaplar artı.. Bu şu an dünyada, her tür ve konuda basılı en az birkaç milyon kitap olduğunu gösterir. Her geçen dakikanız kaçınılmaz sona doğru atılan küçük bir adımdır. Bu da kalan sürenin kısalması anlamına gelir. Müzik dinlemeden, kitap, şiir okumadan, tiyatro, opera veya sinemaya gitmeden (ve benzeri faaliyetler) geçen her an'ımız yaşanmamış, uzaydaki bilinmeyen bir boşluk gibidir. Düşünüyorum o halde varım, aforizması da sizi kurtarmaz. Okumayan, dinlemeyen,izlemeyen,eski deyimle istişare etmeyen biri düşünemez. Bu da onun yok olduğunu elbette göstermez. Var olma potansiyeline hazır biri olduğunu gösterir. Çocuklukta seçilen kitaplar g

Savaşlar Olmasın

SAVAŞLAR OLMASIN Karar sesi Do ve RE olmak üzere iki eşlik hazırladım. Girişe basit bir intro yazdım. Sözlerin olduğu yerlerde ana ezgi çalmıyor. Eserin Orjinali ( Sözlü ) :  https://yadi.sk/d/M3zXeJj4fZC3n Eşlik ( Re Karar ) :  https://yadi.sk/d/5Wd1_26VfZBhB Eşlik ( Do Karar ) :  https://yadi.sk/d/4n3jbP48fZBs3

Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa...!

B ir rivayete göre; Aşık VeyseL evli olduğu zamanlarda eşi başka bir adama aşık olur ve kaçmaya karar verir.  Gece uyumak için yataklarına girdikten sonra eşi kalkar, bohçasını da aldıktan sonra pabuçlarını giyer ve ardına bakmadan kaçmaya başlar. Biraz aradan sonra ayağına bir şeyin vurduğunu fark eder.   Pabuçlarını çıkarttığında gördüğüne inanamaz; Veysel'in tüm parası oradadır, kaçacağını anlayıp sahip olduğu her şeyi eşine bırakmıştır.  Ayrıca parayla beraber bir kağıt bulur ve o kağıtta şu yazıyordur: " Al bu para ananın ak sütü gibi helal olsun, gittiğin yerde kendini ezdirme. Ha bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa...! '

Bilmelisin ki …

Bilmelisin ki… Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez. Bilmelisin ki … Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Bilmelisin ki … Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Bilmelisin ki … Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Bilmelisin ki … Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Bilmelisin ki … Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil Bilmelisin ki … Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Bilmelisin ki … Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. Bilmelisin ki … Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Bilmelisin ki … Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne old

Yaşam İçin 13 Satır

Yaşam İçin 13 Satır  1. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğum da ben olduğum için seviyorum. 2. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise seni ağlatmaz. 3. Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez. 4. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır. 5. Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiç bir zaman ulaşamayacağını bilmektir. 6. Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. 7. Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir dünyasın. 8. Zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme. 9. Belki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu tanıdığında minnettar olman için istedi. 10. “Bitti” diye üzülme, “yaşandı” diye sevin. 11.Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha faz

Bir gün insan !

Bir gün insan virgülü kaybetti, o zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, düşünceleri de basitleşti. Bir başka gün ise, ünlem işaretini kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı.Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu. Üstelik hiçbir şey, onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu. Bir süre sonra, soru işaretini kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbir şey, ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu... Ne kainat, ne dünya, ne de kendisi umurundaydı. Birkaç sene sonra iki nokta üstüste işaretini kaybetti ve davranışlarının sebeplerini, başkalarına açıklamaktan vazgeçti. Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı.  Kendine has tek düşüncesi yoktu, yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu. Son noktaya geldiğinde, düşünmeyi ve okumayı unutmuş vaziyetteydi. Alex Kanevski

Atın Hayatınızdan Patatesleri

Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?" Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin." Öğrenciler bunu da yaparlar. "Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!" Öğrenciler , bu işten pek bir şey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun." Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine

Dünyanın Sorunu...

İki psikiyatri uzmanı( Justin Kruger ve David Dunning ), 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki ; " Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır. " Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı: · Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. · Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir. · Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. · Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar. Cornell Üniversitesi 'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik " Nasıl geçti? " sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi... Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “ kendilerine güvenleri ” müthişti. Onların " testin yüzde 60'ına doğru

DoğaçLama...

" Doğaçlama çalan bir caz grubu, açık şekilde bir senfoni orkestrasından farklıdır; çünkü genel olarak her üye kendisini, istediği gibi özgürce ifade eder. Fakat bunu diğer müzisyenlerin kendilerini ifade etme performanslarını kavrayıcı bir duyarlılıkla gerçekleştirir. Biçimlendirdikleri karmaşık uyum, ortak bir partisyona dayanarak çalmaktan değil, her müzisyene ait özgür müzikal ifadenin diğerlerinin özgür ifadesi için de bir kaynak oluşturmasından gelir. Her bir çalgıcı müzikal olarak daha belagatli ve etkileyici hale gelirken diğer müzisyenler bundan feyiz alarak daha yükseklere çıkmaya sevk edilir. Burada özgürlük ile " bütünün çıkarı " arasında bir çelişki yoktur, ama görüntü bütüncül olanın tersidir. Her çalgıcı " bir bütüne " katkıda bulunsa da bunu ketum bir fedakarlıkla değil, yalnızca kendini ifade ederek yapar. Kendini gerçekleştirme vardır; ama yalnızca müziğin bütünlüğünde kendini kaybetme yoluyla. Başarı vardır ama bu, kibirli bir başarı konusu

Okumak mağLupLarın işidir!

(...) ‘İyi edebiyatçıLarın değeri er geç biLinir. AsıL vahim ve acı oLanı, değeri biLinmemiş okuyucuLarın durumudur.  Okudukça zevkLeriniz inceLir, daha tuhaf, daha rafine kitapLara, yazarLara eL atmaya başLarsınız, bu meşgaLe sırasında muh temeLen hayat gaiLesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır...  OkudukLarınızı, müstesna oLduğunu düşündüğünüz satırLarı biriLerine anLatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun oLan payLaşmaktır…  Fakat ortaLığı her zamanki gibi kaba saba keLimeLer, düşük cümLeLer işgaL etmiştir, o gürüLtüde kimse sizi duymaz…  Okumak hem bir hayat başarısızLığının, ki unutmayın okumak mağLupLarın işidir, hem de derin bir yaLnızLık hissinin sebebi oLup çıkmıştır…  Okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorLu ve hassas meşgaLeyi mezara götüreceğinizden korkmaya başLarsınız…  Ve siz de biLirsiniz ki yaLnız öLmek zordur, arkanızda birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz…’ (…) ( Murat UYURKULAK – Bazuka )

Doğrular iktidara gelmez

“Doğrular iktidara gelmez, düşmanları ölür.” (  Fransız atasözü )

Keşke....

Avustralya'da yıllar boyunca evlerinde ölümü bekleyen hastalarla çalışan hemşire Bronnie Ware, emekli olduktan sonra deneyimlerinden yararlanarak yazdığı kitapta insanların hayatlarının son günlerinde en çok neye pişman olduğunu listeledi. İ nsanların ölüm döşeğindeyken en çok doslarını yitirdikleri için pişman olduğu ileri sürüldü. Ware, " The Top Five Regrets of the Dying - A Life Transformed by the Dearly Departing " adlı kitabında ölüm yatağında insanların en çok pişmanlık duyduğu şeyin diğer insanlarla ilişkilerindeki ihmalkarlık olduğunu ileri sürdü. İnsanların ölümlü olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiklerinde çok önemli değişimler geçirdiğini belirten Ware, ölmek üzere olan hastaların inkar, korku, öfke, pişmanlık ve sonunda kabullenme gibi aşamalardan geçtiğini söyledi. Hastalarına en çok ne için pişmanlık duyduğunu soran Ware, aldığı yanıtların temelde benzer olduğunu ve beş başlık altında toplandıklarını keşfetti: 1. "K

Öğrenmenin Keyfi: Sokrates

‘Bir rivayete göre, bütün insanlık tarihinin en saygın kişilerinden biri olarak tanınan ünlü Yunanlı düşünür, filozof Sokrates baldıran zehrini içmeden ( idam edilmeden ) az önce bir öğrencisinin elinde tanımadığı bir müzik aleti görür. Bana bunun nasıl çalındığını anlat der. Öğrencisi üzgün bir halde, “ Öğreteyim ama Sokrates, sanırım bunu çalıp keyif alacak zamanın olamayacak ” der. Sokrates ise “ Evet bunu çalıp keyif alacak zamanım yok ama öğrenmenin keyfi var ya” diye karşılık verir.’

AydınLanma nedir ? : Sapere aude

Sapere Aude ( Latince ) : “ Kendi aklını kullanma cesareti göster ! “ ( Immanuel Kant )

Sanatçıyı, müzisyeni fark etmek …!

( Resim : Gülseren Kayalı ) CaRL Rogers demiş ki: ‘Psikoterapist yetiştirmekLe vaktinizi boşa harcamayın, asıL meseLe psikoterapist oLabiLecek adamı seçmektir ! ’ Sanat’a, müziğe de uyarLamak gerek bu sözü… asıL iş sanatçı, müzisyen, ressam, heykeLtraş oLabiLecek adamı seçmek şekLinde… Eylül Esme Bölücek gibi meseLa… Eylül Esme Bölücek 2,5 yaşında oyuncak orgla melodiler çıkarmaya başlayan Eylül üç yaşında kendi başına okumayı öğrenmiş. 3-4 yaşları arasında gittiği kreşte öğrendiği çocuk şarkılarını çalmaya başlamış 5 yaşında sağ elle çaldığı melodilere kendi başına sol el eşlik eklemiştir. Aynı dönemde şaşırtıcı yetkinlikte parçalar besteleyen Eylül’ün matematik ve sözel alanda gösterdiği dikkatten kaçmayacak seviyedeki üstün yeteneği eğitimcilerin ve ailenin müzikten daha çok bu alanlara odaklanmasına neden olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir müzik kuruluşu ile birlikte Ankara okullarında 2006 yılında yapmış olduğu “Müzik ve Güzel Sanatlar Yetenek Ta

“Senin karın kambur olacak !”

Moses Mendelssohn hiç yakışıklı bir adam değildi. Çok kısa boyunun olmasının yanı sıra, çok garip bir de kamburu vardı. Moses Mendelssohn, günün birinde Hamburg'da yaşayan bir işadamını ziyarete gitti. İşadamının, Frumtje adında çok güzel bir kızı vardı. Moses, bu güzel kıza umutsuz bir aşkla tutuldu. Fakat güzel kız onun çirkin görüntüsünden ürkmüştü. O nedenle, değil onun sevgisine karşılık vermek, yüzüne bile bakmak istemiyordu. Ayrılma zamanı geldiğinde Moses, güzel kızın üst kattaki odasına çıktı ve tüm cesaretini toplayarak onunla son kez konuşma girişiminde bulundu. Kızın güzelliği öylesine olağanüstüydü ki, bir an için onun cennetten geldiğini bile düşündü. Fakat kızın, başını kaldırıp da yüzüne bakmamaktaki direnci, Moses i çok üzdü. Güçlükle başarabildiği konuşması sırasında çirkin aşık, bu güzel kıza bir soru sordu: "Evliliklerin kutsal bir özelliği olduğuna inanır mısınız?" dedi. "Elbette" diyerek yanıtladı güzel kız ve gözlerini yine kaldırma

' Ben esir oLmayı hiç öğrenmedim ki ! '

Nazi subayı; ‘sizi esir almaya geldim, hadi çıkın dışarı ’ diye emir yağdırır… Genç bir çocuk korku içinde ağlayarak dışarı çıkar. Nazi subayı ‘ çabuk ellerini kaldır sen bir esirsin ’ der, çocuk korkar korkmasına ama ellerini havaya kaldırmaz, ağlayarak nazi subayına der ki: ‘ ben esir olmayı bilmiyorum ! ’ Nazi subayı dipçikle vurarak: ' Ellerini kaldıracaksın! ' der. Bunun üzerine çocuk: ' Annem babam dedem bana esir olmayı anlatmadı. Ben esir olmayı hiç öğrenmedim ki ! ' der.

SOKRAT'IN KONUŞMA TESTİ

Dedikodu-savar ! Bir gün bir tanıdık büyük filozofa rastladı ve dedi ki, “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun ?” Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrat. Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor. “Üçlü Filtre?” “Doğru” diye devam etti Sokrat. Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Birinci filtre “Gerçek Filtresi” Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?” “Hayır,” dedi adam ” Aslında bunu sadece duydum ve… “Tamam,” dedi Sokrat öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, ” İyilik Filtresi”ni. Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi? “Hayır, tam tersi…” “Öyleyse” diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi

HayâLi oLmayanLar …

“KendiLerine ait hiçbir hayâLi oLmayanLar sizinkiLeri de göremezLer!” John M. Coetzee

“Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum.”

''Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum. Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için herşeyi yapıyor!....'' Oğuz Atay