Ana içeriğe atla

Kayıtlar

mitoloji etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

AnadoLu’nun kayıp şarkıLarı

proje hakkında detayLı biLgiye buRadan uLaşabiLirsiniz. böyLesi güzeL bir çaLışma için başta Nezih Ünen ve MoğoLLar ’dan tanıdığımız Serhat Ersöz oLmak üzere, emeği geçen herkesi kutLuyorum. A.K.S. Fragman from Anadolu'nun Kayıp Şarkıları on Vimeo . Ahmet (Dede) Yurt - Eşrefoğlu Al Haberi Klip from Anadolu'nun Kayıp Şarkıları on Vimeo . Baba Bugün Dağlar Yeşil Boyandı Müzik Klip from Anadolu'nun Kayıp Şarkıları on Vimeo . A.K.S. Konser from Anadolu'nun Kayıp Şarkıları on Vimeo . aLbümdeki tüm eserLer harika ancak ben tanıtım amaçLı sadece birini payLaşacağım. BöyLesi projeLerin çoğaLması için Lütfen eLinizden geLeni ardınıza koymayın, destekLeyin, tanıtın. Gam-ı Aşkınla (Aşkının Üzüntüsünden)

İLK KADININ YARATILIŞI / PANDORA'NIN KUTUSU

Prometheus 'un kurnazlıkla çalarak insanlara verdiği akıl onları şımartınca Zeus o zamana kadar yalnız erkeklerden ibaret olan bu yüzsüz ve terbiyesiz mahlukları, kendilerini tanrılar kadar kuvvetli ve mutlu sanan bu budalaların başına müthiş bir bela gönderdi : Bu bela kadındı!. Gerçekten Zeus usta bir tanrı olan ve elinden hiçbir şey kurtulmayan oğlu Hephaistos'u çağırdı. Ona ilk kadını yaratmasını emretti. Hephaistos babasının emri üzerine balçığı su ile yoğurdu ve görenleri şaşırtacak güzellikte bir bakirenin vücudunu yaptı. Olympos'ta oturan Tanrıçaların en güzel olan ve kendi karısı bulunan Aphrodite'nin vücudunu model olarak kullandı. Heykel bitince onun kalbine, ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları, bacakları kımıldamaya ve dudakları konuşmaya başladı. Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes kendisinden ona bir şey armağan etti ve ona Rumca " bütün armağan " anlamına gelen Pandora

İNSANIN YARADILIŞI MİTİ / PROMETHEUS

Titan İapetos'un dört oğlu olmuştu. Bunlardan Menoitios  ile Atlas; Zeus 'e başkaldıran Titan'larla beraber bulunduklarından cezalandırılmışlardı. Menoitios hainliğinden ve ölçüsüz cüretinden ötürü Hesperides'lerin önünde omuzlarına gök kubbesini  yüklenerek ayakta beklemek cezasına çarptırılmıştı. Diğer iki kardeşinin, Prometheus ile Epimetheus'un bahtları başka türlü oldu. Bunların ikisi de insanın yaratılışında önemli rol oynadılar. Olympos Tanrılarının kudretine ve kuvvetine karşılık Prometheus'da  kurnazlık ve  zeka vardı. Titan'ların meşhur isyanları sırasında tarafsızlığını muhafaza etmiş bir Titan oğlu olduğu halde saygı gösteren Prometheus'ı baş tanrı Olympos'a, ölmezler arasına kabul etmişti. Fakat kendi ırkını mahveden Zeus ve arkadaşlarına karşı kalbinde bir kin besliyordu. Sonradan tanrıları inkar edecek, onları hiçe sayacak ve işleyeceği kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın başına bela olacak bir mahluk&#

Flüt’ün öyküsü

Athena   bir gün rüzgarların ormanlar arasından geçerken çıkardıkları fısıltıları, sesleri, feryatları taklit etmek istedi. Bir geyik kemiği parçası aldı, deldi bir flüt yaptı. Sonra Olympos'a çıktı ve bütün mabutların toplandıkları salonda icat ettiği flütü çaldı, fakat flütü üflerken avurtları şiştiğinden, güzel yüzü, geçici bir zaman için çirkin bir hal aldı. Bu yüzden Aphrodit ile Hera onunla alay ettiler. Gücenen Athena berrak bir kaynağın başına gitti ve gerçekten flüt çalarken yüzünün çirkinleşip çirkinleşmediğini suya bakarak denedi. Sonunda kendisiyle alay edenlere hak verdi. Rüzgarın çıkardığı ıslıkları bir kemik parçasına üfleyerek ses çıkarmak isterken güzel yüzü biçimsiz bir şekil alıyordu. Kızdı flütü kaldırdı attı. O günden beri hiçbir kimse yüzünün şeklini bozmadan, yanaklarını şişirmeden flüt çalamaz. Kendisi de flüt çalarken sudaki yansımasını görüp çirkinleşmiş hâlini fark edince çalgıyı, Frigya’nın Kelainai kentinde (Lat. Celaenae - “Dinar” Mendres Irmağı

LİR'İN ÖYKÜSÜ

Tanrıların habercisi Hermes; Arkadia'da Kylleni dağının dik yamaçlarında bulunan çok geniş ve derin bir mağarada doğdu. O, doğar doğmaz, kundağından kurtuldu, mağaradan çıktı, dağlarda dolaşmaya başladı, bir aralık doğduğu mağaradan çok uzak olmayan bir yerde yavaş adımlarla yürüyen ve çayırlığın çiçeklerinden otlayan bir kaplumbağaya rastladı. Bu uslu hayvanı aldı, kendi mağarasına getirdi. Orada keskin bir madenle kaplumbağanın içini boşalttı ve kabuğunu yumuşak bir öküz derisi ile kapladı, kamışlar keserek onları bağaların arasından geçirdi, bağladı. Sonra kuvvetli yedi tel taktı, gerdi. Tellerin bağaya dokunmaması için bir köprü koymayı unutmadı. Böylece " LİR " denilen ve ahenkli sesler çıkaran musiki aletini yapmış oldu. Yeni yaptığı bu Liri, çalmak için, gerilmiş olan teller üzerinde parmaklarını gezdirdi. O kadar hoş sesler çıktı ki, rüzgar tanrısı heyecana kapıldı, şarkı söylemeye başladı.

KRAL MİDAS'IN KULAKLARININ UZAMASI

Derler ki bir gün, Marsyas adındaki Satiros, kırda dolaşırken; Athena 'nın icat ettiği ve çalarken yüzünü  çirkinleştirdiğinden kaldırıp attığı flütü buldu ve çalmaya başladı. Bir tanrının elinden çıktığı için güzel sesler çıkaran bu flüt ile övünmeye kendisini Apollon'a rakip saymaya başladı. Bu terbiyesizin, Gitar tanrısı ile boy ölçüşmesi, hiç de iyi bir şey olmadı. Tanrıların şarkıcısı onunla " kazananın yenilene istediğini yapabilmesi " şartıyla müsabakayı kabul etti. Apollon'un arkadaşları olan " Musa'lar " ve Phrygıa * kralı Midas müsabakada hakem olarak bulundular. Bugün Ödemiş'in kuzey doğusunda bulunan Bozdağ'ın eski adıyla "Tmlos" dağının yeşil yamaçları üzerinde müsabaka başladı. Apollon, Gitar ile ortalığı inletti Kurnaz Marsyas, Flütü ile ondan geri kalmadı. Hakemler tereddüt ediyorlardı. Bunun üzerine Apollon gitarı bıraktı. " Lir "i eline aldı. O kadar güzel, o kadar hoş çaldı ki, dağlar, taşlar heyecand

MİTOLOJİ

En ilkel çağlardan bu yana, kendini bildi bileli, insanın hayal gücü durmadan işlemiş ve yeryüzü ile gökyüzünü çeşitli düşsel yaratıklar, tanrılarla süslemiştir.Bu insan yapısı tanrıların, yarı-tanrıların kişilikleri, serüvenleri, birtakım efsaneler içinde, kuşaktan kuşağa ta çağımıza kadar gelmiştir.İşte bu bilgilerin tümüne eskiden esatirderdik, bugün de mitologya (mitoloji) diyoruz. ATHENA'NIN FLÜTÜ İCAT ETMESİ Athena bir gün rüzgarların ormanlar arasından geçerken çıkardıkları fısıltıları, sesleri, feryatları taklit etmek istedi. Bir geyik kemiği parçası aldı, deldi bir flüt yaptı. Sonra Olympos'a çıktı ve bütün mabutların toplandıkları salonda icat ettiği flütü çaldı, fakat flütü üflerken avurtları şiştiğinden, güzel yüzü, geçici bir zaman için çirkin bir hal aldı. Bu yüzden Aphrodite ile Hera onunla alay ettiler. Gücenen Athena berrak bir kaynağın başına gitti ve gerçekten flüt çalarken yüzünün çirkinleşip çirkinleşmediğini suya bakarak denedi. Son