Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Beste Yapmaya Giriş

1. Nota bilmeden beste yapılabilir mi? http://www.uzmantv.com/nota-bilmeden-beste-yapilabilir-mi 2. Beste yapmanın teknik kuralları nelerdir? http://www.uzmantv.com/beste-yapmanin-teknik-kurallari-nelerdir 3. Beste yapmak isteyenler nereden başlayabilir? http://www.uzmantv.com/beste-yapmak-isteyenler-nereden-baslayabilir 4. Beste yapmak için bir enstrüman çalmak şart mı? http://www.uzmantv.com/beste-yapmak-icin-bir-enstruman-calmak-sart-mi 5. Beste yapmanın aşamaları nelerdir? http://www.uzmantv.com/beste-yapmanin-asamalari-nelerdir 6. Beste yapmak için ilham gelmesi mi gerekir? http://www.uzmantv.com/beste-yapmak-icin-ilham-gelmesi-mi-gerekir

bana diyor ki o ;

bana diyor ki o ; "Sen yazmayan bir kalemsin!" bana diyor ki o ; "sen açmayan bir çiçeksin, dikenlere sevdalı!" bana diyor ki o ; "sen esmeyen rüzgâr, tutmayan, dokunmayan el, bakmayan görmeyen gözsün ve kulaksın hiç duymayan!" bana diyor ki o ; "Sen bir yetişkinsin ama hiç doğmamışsın, doğmuşsan da yetişmemişsin!" oysa ben insanım... sıradan mı sıradan klasik bir insanım. Hiç bilinmeyenli denklemim. Her tarafı su(r)larla çevrili bir adayım: ne yeraltı, ne yer üstü kaynakları olmayan bir adayım. Rüzgâr esmez ama fırtınam eksik olmaz içimde. Evet doğrudur, üzerimde insan da yaşamaz, yaşayamaz ! Sularım çağlamaz, bir iki cılız dere akar sadece... içilmez, kan rengi akar çünkü... kimsem yok, sen gibi sen varsın bir tek, ben gibi senin de sesin yok, sesinde soluk yok boyun uzun ve incisin rengin kaderin gibi siyah, simsiyah, zifiri karanlık ıslık bile çalamazsın evinde yanmaz, tütmez ocaklar senin saçların bile yok kapın hep

The Hacker’s Manifesto - ( bir hacker’in vicdanı )

…hemen hemen tum hackerlar ve hacker olmak isteyenler tarafindan okunmus hack adina yazilmis en populer yazilardan biridir. Yaziyi yazan kisinin rumuzu The Mentor’dir. Adi ise Loyd Blankenship’tir. Bu yazi Loyd Blankenship’in bilisim sucundan yakalanmasindan kisa bir sure sonra ilk defa 8 ocak 1986 yilinda unlu hacker dergisi Phrack’de yayinlanmistir. Phrack =phrack.org yazida bahsedilen “pano” o yillarda internet yaygin olmadigi icin ,veri iletisimi BBS ( bulletin board system ) adi verilen pano’lar kullaniliyordu.yani bizim su anda bulundugumuz forum o donemlerde BBS olarak geciyordu. bu arada Loyd Blankenship su anda multimedya uygulamalari gelistiren bir sirkette calisiyor. Bir Hacker’in Manifestosu Bir Hacker’ın Vicdanı Bugün birisi daha yakalandı, bütün gazeteler yazdı. “Bilgisayar Suçu Skandalının Sorumlusu Çocuk Yakalandı.”, “Banka Hesaplarıyla Oynayan Hacker yakalandı” Kahrolası çocuklar . Bunların hepsi aynı. Fakat sizler hiç üç parçalı psikolojiniz içinde v

ÇALGI BİLGİSİ

GİRİŞ Çalgı Bilgisinin Tanımı: Çalgıların yapılışlarını, dizgelerini, ses genişliklerini, ses renklerini, görevlerini ve özelliklerini öğreten bilim dalıdır. Çalıcı çalgısını, besteci ve beste uyarımlayıcı ise, her çalgının özelliklerini bilmesi gerekir. Çalgıların birleştikleri topluluklar genel olarak iki bölümde düşünülür. devamı...

BEBEĞİN DANSI 3 GİTAR

Müzik Notaları Nasıl Bulunmuştur?

Müzikteki matematiksel gizemi keşfederek yazıya dökmenin ilk temeli Pisagor ...Pythagoras, M.Ö. 530 450... tarafından atılmıştır. Biz kendisini okul sıralarından o meşhur dik üçgen teoremi ile hatırlarız ama Pisagor günümüzde ulaştığımız bilim seviyesinin babasıdır. O kendi devrine kadar gelişmiş bütün çalışmaları bir disiplin altında toplamış, geometri, aritmetik, astronomi, coğrafya, müzik ve tabiat bilgisi olarak ayrı ayrı bilim dalları yaratmıştır. Pisagor bilimi, bilim için düşünüyor, bilimin uygulamak onu ilgilendirmiyordu. Bu nedenle bilgi seven anlamındaki filozof sözcüğünü ilk olarak o kullanmıştır. Pisagor tüm evrenin sayılar ve aralarındaki ilişkilere göre kurulduğuna inanıyordu. Pisagorun müziğin içindeki matematiği bir demirci dükkanının önünden geçerken keşfettiği rivayet edilir. Demirci ustasının demir döverken kullandığı aletlere göre değişik sesler çıkarması Pisagorun ilgisini çekmiş, dükkanı kapattırarak ustaya çeşitli aletler kullandırmış, çıkan sesleri ince

NazORaGZür

VOKAL KORD NODULLU HASTALARDA FONİATRİK REEDÜKASYON

SES TELLERİNDE NODÜL OLANLARA..! KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI FONİATRİ BİRİMİ VOKAL KORD NODULLU HASTALARDA FONİATRİK REEDÜKASYON 1-İstemli vokal yöntemin geliştirilmesi a- Konuşmanın azaltılması b- Ses yüksekliğinin kontrolü - İşitmenin eğitimi, alçak ve yüksek konuşmalar - Ses yüksekliğinin kendi kendine kontrolü - Bağırganlığın engellenmsei için yardımcı yöntemler ( el çırpma, ıslık çalma, dinleyiciye yaklaşma) - Ses yüksekliğinin arttınlmadan hecelemeye özen göstererek konuşmayı rahat ve anlaşılır kılmak. 2-Larenks kaslarındaki gerilimin azaltılması Boyun çevirme: Başın ağır ağır arkaya ve öne doğru döndürülmesi(HERGÜN 4 KEZ-5 DAK.)(TOPLAM 20 DAK.) Esneme hareketleri : (HERGÜN 4 KEZ 5 DAK.TOPLAM 20 DAK.) Çiğneme egzersizleri: Nefes alıp vermeden ağız açık olarak bir şeyi çiğniyormuş gib

KEMAN TEMİZLİĞİ

DEĞERLİ MÜZİSYEN ARKADAŞIM ULAŞ KURUGÜLLÜ YE TEŞEKKÜR EDERİM..O DA AYNI BISGEN GİBİYDİ..:))) Keman, yıllarca çalındığında, iç, dış temizliğine ihtiyaç duymaktadır.bir luthieye götürdüğünüzde ilgilenebilir, ama evde kolayca sizin de yapabileceğiniz şeyler mevcut... İç Temizlik: içi için pek fazla seçenek olmamakla birlikte, kuru ve temiz bir avuç pirinci f deliklerinden içeri atarsınız.bir süre kemanı sallar, ters çevirip birazını dökersiniz.pirincin siyahlaşmaya başladığını görürsünüz.kemanınız ne kadar kirliyse o kadar uzun süre sallayın.ama içine attığınız pirinç miktarı çok önemlidir.az atarsanız yeterince temizlemez, çok atarsanız geriye çıkartmanız güç olabilir Dış Temizlik Arşe Temizliği: arşenin topuk vidası, topuğu arşeden çıkartılacak şekilde gevşetilir.sadece kıllar, buruşturmadan, kırmadan zarar vermemeye çalışarak sabunlu suda el ile yıkanır. (kıl temizliği çok önemli değildir.zira belli bir süre çalınan arşe kılı zaten yıpranacak yenisiyle değiştirmek gerekecektir.fakat k

ORFF TEKNİĞİ İLE VERİLEN MÜZİK EĞİTİMİNİN MATEMATİK YETENEĞİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

ORFF TEKNİĞİ İLE VERİLEN MÜZİK EĞİTİMİNİN MATEMATİK YETENEĞİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ NOT:Bu araştırma orff öğretisi temelinde verilen müzik eğitiminin 5-6 yaş çocuklarının matemetik becerilerine etkisinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.. http://www.4shared.com/file/24327831/d42a8a81/ORFF_TEKN_LE_VERLEN_MZK_ETMNN_MATEMATK_YETENENE_ETKSNN_NCELENMES.html

güneşe çevireLim bu kaRa günLeri

2002 Emin igüs: bağlama, vokal / Mutlu Ödemiş: keman / Orçun Gündem: bas / Ahmet Özbilen: perküsyon Yönetmen:Murad Özdemir -------------------------------------- Moda Oyun Atölyesi 2006 Emin igüs (vokal-bağlama) Eylem Pelit (bas gitar) Ahmet Özbilen (vurmalı çalgılar) Emin İgüs Ezginin Günlüğü grubunun kurucularındandır. Opera eğitimi almış ve müzik çalışmalarını Ruhi Su Dostlar Korosu'nda devam ettirmiştir. Ezginin Günlüğü'nün Seni Düşünmek, Alagözlü Yar, Bahçedeki Sandal ve Ölüdeniz adlı albümlerinde vokalist ve besteci olarak yer almıştır. 1992'de gruptan ayrıldıktan sonra çalışmalarını solo olarak yürütmüş ve 2002 yılında Bu Dünya Bir Pencere adlı bir albüm çıkarmıştır. Berrak sesi ve türküleri özgün yorumuyla dinleyenlerin hayranlığını kazanmıştır. Halen çalışmalarını Nazım Hikmet Kültür Merkezi Müzik Topluluğu bünyesinde sürdürmektedir. Sanatçı aynı zamanda toplumcu duyarlılığıyla, siyasi duruşuyla da dikkat çekmektedir. Eylem Pelit , (d. 1971 Ankara) Türk müzisyen.

Fonomimi

El işaretleriyle notalar(Fonomimi) : Kodaly’ nin bulduğu bu işaretler nota okumaya geçişin ilk basamağını oluşturur. Notaların tanımlanmasında beden dililinin kullanılmasını sağlar. Elin havadaki yüksekliği sesin dikliğini verirken, elin şekli de ona bir nota adı vermektedir. Ezgideki her ses bir vuruşlara dönüştürülerek ana tema ortaya çıkar. Eğitimciye pedagojik notlar : Şarkıda, ince sese atlayarak çıkma ve inici sıra seslerle karara gitme çocuk müziği pedagojisine uygundur. Şarkının Do-La ses sınırında olması, yarım seslerin sadece inici olarak ve çok az kullanılması çocuk için önemlidir. Bu özellikler çocuğun işitsel algılamasına denk düşmektedir. Bu nedenlerle şarkının söylenmesi ve belleğe kaydedilmesi çocuklar için kolay olmaktadır. Lütfen buraya tıkLayın

Bir Masal \ Murathan Mungan

Yüzyıllar önce yüzyıl uyuyan bir prenses varmış ,bir büyücünün zulmünün esaretinde kimbilir belki olabilecek bir uyanışı beklemiş yüzyıl boyunca. İşte o masal; Her masalın ,her söylencenin uzun uykusunda bir uyanma vakti vardır.Ve o gelmeden girişilen her eylem bir serüven yalnızlığı olarak kalır.Öyle anılır. Ve yüzyıl sonra vadesi erişip bir prens çıkmış ortaya.Masalın ve yüzyılın kendisine verdiği bu görevi seve seve üstlenmiş; zaten uyuyan güzel hakkında yüzyıldır söylenegelenlerin etkisinde daha onu görmeden deliler gibi tutulmuş ona.Kendisine verilmiş misyona mı,uyuyan güzele mi aşık olduğunu ayıredemeyecek kadar toymuş o zamanlar.Böylelikle hayranlığın ,sevginin,sevdanın,aşkın,cinselliğin ve beraberliğin bir kulak dolgunluğu olduğunu birkez daha görüyoruz "Bizim"sandığımız birçok duygunun,düşüncenin,değerin ve doğrunun içimize usul usul işlenmiş bir kulak dolgunluğu olduğunu... Ve prens dudaklarında yüzyıldır beklettiği öpücüğüyle birlikte saraya doğru yollandı. Masalın

öğretmen çocuklara bir yalan söyledi !!!

Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı. Bayan Mediha bir yıl önce Mustafa yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Bayan Mediha onun kâğıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x ) yapmaktan ve kâğıdın üstüne büyük? F? (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu. Bayan Mediha nın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı. Mustafa nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli

Bazen İyi Geceler Demeyi Bilmek Gerek, Merhabayı Bildiğin Kadar

Sıralı mıdır herşey sizde? Bende değildir. Az miktardaki dostlarım geleceklerse bir akşam, heyecanla kurgularım herşeyi önceden. Sonra ise bilindik bir kuzey yıldızı ritüeli: Herşey doğaçlama, herşey spontan. Farkettiniz di mi ne çok acaip kelimeyi kullandım iki cümlenin eskortluğunda. Hala da kullanmaya devam ediyorum. Mamafih keyifsizim bu gece. Düşündüğüm bir düşünce var dünden beri; gerçekten bir yazar olabilir miydim ben. Şöyle beş bin hadi biraz daha şımarayım on bin civarında bir okuyucum olabilir miydi? Olabilirdi. Belki fazlası bile olabilirdi. Ama ben yazım dünyasının bir parçası değilim. Bu yaşamda bir kelebek olmak istedim ama tanrım hayır dedi, sen bir kelebek ömrü yaşayamayacak kadar yaşlısın. Hatta susmadı, istiridye ömrü bir deniz takısı olsan, boyundan boyuna dolaşsan, pembe beyaz boyunlarda kimbilir hangi dudaklara denk gelsen.. Buna da ben izin vermem dedi tanrım. Çünkü bilirim sen zeki kullarımdansın.. Sen bir şelaleye geldiğinde durup elini ışığa doğru tutanla

Rahatlama,otojnik antrenman, örnekleri ile ...

buRada ... ayrıca şu alttakilere bakın... alıntıdır Teknik bilgisi edinmemiş, şarkı söylemeye yeni başlamış kişiler gırtlaklarını gereğinden fazla zorlayarak çeşitli sorunlarla karşılaşabilir. Amatör şarkıcılar hatalı teknikler geliştirirler ya da sesine uygun olmayan repertuarları vardır. Bütün bunlar kalıcı ses bozukluklarına yol açar. Karın kaslarını -diyafram- bilinçsizce kullanmak ses sorunlarına yol açacaktır. Unutmayın ki ses organı sadece gırtlak değildir. Postür ayakta dengeli bir vücut simetriğine denir. Yanlış postür gırtlağı ve diyaframı zorlamak için yeterli bir sebeptir. Yatarak, oturarak, kol kaslarını gererek, başı dimdik tutarak ya da kasılarak şarkı söylemek hem çok zor hem de yanlıştır. Zamansız şan dersleri almak ya da almadan şarkı söylemek çok tehlikelidir. Buluğ döneminde ses tam oturmamışken alınan şan dersi sese umulduğundan çok zarar verir. Herkesin beğendiği ve örnek almak istediği ses sanatçıları muhakkak vardır. Sesinizi başkasına benzetmeye çalışmayın. Ses

PİRAYE İÇİN

Ne güzel şey hatırlamak seni; ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmaklarının ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek: filanca gün, falanca yerde söylediğin söz, kendisi değil edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük, ve üç metre kadar ince ipek dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... NAZIM HİKMET

Merhaba' nın İçindekiler

Bir merhabayla başlayan yazıların arkasına saklandınız mı hiç? Ya da bir merhabayla biten yaşamın ardında bittiğini anlamadan yaşadınız mı? Kuzey yıldızı mı? Tanımazsınız, tanıdıkça boğuluverirsiniz..Anlamazsınız... Siyahın kaç rengi olduğunu bilirim ben. Sonsuzdur..Sizin hiç siyahınız oldu mu? Aydınlığını görebildiniz mi? Yoksa o siyah kapıyı kapkara uçurumlarda mı aradınız? Anladım, saati soruyorsunuz. Tam saat başı, birin başı. Omuzbaşlarında uykuya dalan sevgililer vardır hani. Yok öylesine konuyla ilgisi yok aklımdan geçiverirken yakaladım bunu. Aslında bilirsiniz di mi hiç rahat değildir omuz başı.. Hele ki uyumak, ben hiç mümkün kılamadım bunu hayatta. Boğazımı yakan bir müzik tutkusu var içimde.. Neden yaktığını bu anda anlatacak değilim.Ama bilirim ki obuanın sesi bana uzaklara atılan bir cesedin sesi gibi gelir.. Her enstrümanın bendeki sesleri bu denli canlı, bu denli gerçek ve bu denli .... bilemiyorum ama bu cümlenin gerisini getirmek istemiyorum. Şaşıracaksınız belki ama

Eski Çocuk Oyunları *Hakan Uygun*

Bir dönemler bizim mahalledeki "gençler", "kız oyunu" diye bilinen lastik ve sek sek ile de hayli ilgilenmiştik. Yoğurtçular, şerbetçiler (bunu attım galiba) vb enteresan kategorileri vardır lastiğin, bilen bilir… Tabii ki futbol topu her Türk genci gibi bizim de bolca zamanımızı kaplardı. İddialı maçlarda çift kaplı top kullanırdı -ki çocuk oyunu olmadığını oynayanlar bilir-. Orta-gol, sayımızın yetmediği ya da dar alanda hızla bir şeyler yapmak istediğimizde başvurduğumuz oyundu; başka mahallelerde de oynanmış mıdır bilemem. Alman kale'yi bilmiyorum, biz Japon kale oynardık… Ama şimdinin TV kanalları ve gazetelerine göre son derece geniş bir spor yelpazemiz vardı, belirtmeden geçemeyeceğim. Sokağı enlemesine geçen bir ağ (=ip) gerip voleybol oynamak ya da civarın ustalarına yaptırılan potalara basket atmak da listemizde yer alıyor. Olimpisttik yahu! Çocuk oyunlarının ilginç bir sosyal olgu olduğunu düşünürüm. Yan yana sokaklarda farklı kurallar ile oynanan bir

BİR KELEBEĞİN HİKAYESİ

 Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenara oturduğu otlardan birinin dalında, küçük bir kozanın varlığını fark etti. Koza ha açıldı ha açılacak gibiydi. Adam , bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ediyordu. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez diye düşündü; ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istedi. Dakikalar dakikaları kovaladı , saatler geçmeye başladı , ama henüz kelebeğin küçük bedeni o delikten çıkmadı. Sanki , kelebeğin dışarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmiş olabileceğini düşündü. Sanki kelebek elinden gelen her şeyi yapmış da , artık yapabileceği bir şey kalmamış gibi geldi ona. Bu yüzden , kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi: cebindeki küçük çakıyı çıkarıp kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başladı. Böylece , bir-iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük , kanatları buruş buruştu. Adam kelebeği izlemeye devam etti; çünkü kanatlarının her an açılıp genişleyeceğini ve narin bede

MOZART VE HERŞEY

İnsan olarak Mozart Hastalığı ve Ölümü Yapıtları Kullandığı Tonaliteler Oda Müziği Mozart’ın Piano Sonatları Keman Sonatları Kuartet’ler, Kentetler, Eğlence ve Dans Müzikleri Konçertoları ve Konçertant Yapıtları Keman Konçertoları Piano Konçertoları Senfonileri Dinsel Yapıtları Şarkıları Kanon’ları Sahne Yapıtları Operaları Mozart’ın Almanca Operaları Stili Etkileri Mozart Viyana’da Mozart ve Masonluk Mozart ve Prague Salzburg Başpiskoposluğu Elector’luk (Seçicilik) http://www.4shared.com/file/23937284/137f164b/MOZART.html

Müziğin Tonu

Müziğin Tonu Pelin Sayın “Atonal” kelime anlamı olarak, sesi/notası olmayan anlamındadır. Ancak müziğin notasız ya da sessiz olması beklenemez. Atonal, yani bir diğer deyişle “On İki Nota Müziği”, tüm zamanlarda uygulanan müzik sistemlerinin alt üst olduğu bir durumdur. Bilindiği üzere yapıtlar, özellikle batı müziğinde, sesler ve notalar yardımıyla “gam” (yedi ana notadan seçilen bir notayla başlayıp sırayla devam etmek) adı verilen kalıplar içerisinde ifade edilirdi. Gamlar başladıkları notalara göre farklı isimler alırdı. Bu sayede müzik içerisinde uyum, dinginlik ve denge sağlanması hedeflenirdi. Gamlarda notalar, gama adını veren baskın notanın daha fazla duyulması suretiyle, notaların armonikleri de çalınarak belirli bir düzen içerisine konulurdu. (1) Batıda esas olan kilise müziğiydi. Kilise müziği akılcı ve hatta çıkarcıydı. Dolayısıyla müziğin gelecekteki kullanımını etkilemişti. Zaten müzikte ilk kurumsallaşma, İncil’deki Latince duaların akılda kalması için, halk şarkı ve me

EVRENDE RİTİM VE BİZ

EVRENDE RİTİM VE BİZ Evrende her şey, düzenli hareket halindedir. Yani evrenin hareketi ritmiktir. Ritmin durduğu veya bozulduğu yerde yaşam biter. Ritim, Latince'de "akış" demektir. Hareketin durması, akışın kesilmesi, ritmin durmasıdır. Evrenin sürekliliği, hareketin ritmik olarak yinelenmesine bağlıdır. Ritim bir sayı dilidir, hareketin sayılarla anlatımıdır. Diğer bir tanımla, evrendeki her hareket sayılarla açıklanabilir. Güneşin hareketi, dünyanın hareketi, mevsimlerin tekrarı, gece-gündüz gibi. Güneşin dairesel ritmik hareketi ana ritimdir ve biz bu ana ritme bağlı olarak ortaya çıkan bir dizi ritim yumağının içerisinde yaşamaktayız. Bu ritimler yumağına bağımlı olarak dünyaya geldik. Evrendeki bu ritmin devamını kendi bedenimizde ve algılama yapımızda görmekteyiz. Evrendeki hareketin tutarlılığı insanda güven duygusu yaratır. Örneğin güneş her gün doğar. Onun bir gün doğmayacağını düşünmeyiz, ona güveniri