Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

no-kia teLefonunun Güvenlik Kodunu unutanlara bir-iki çöZüm yoLu...

ben unuttum çünkü !!!   1) En yakın telefoncuya gidip durumu anlatır, 5 - 10 YTL bayılıp kodunuzu öğrenirsiniz. 2 ) bu siteye girersiniz. Telefonunuzun 15 haneli olan IMEI kodunu yazar ve generateye tıklarız. ( alttaki " I'm legal owner of the phone with that IMEI " seçili olacak ) Bir kaç saniye içinde Telefonunuzda tüm kodların yerine kullanabileceğimiz MASTER kodunu alırız. işte bu kod telefonununuz güvenlik kodudur. 3) Telefonunuza HARD FORMAT atıp hafızada ne var ne yok siler fabrika çıkış ayarlarındaki şifre olan 1 2 3 4 5 kodunu kullanırsınız. ŞahSen hard format denemedim, denemeyi de düşünmüyorum. Cesareti olanlara aşkolsun. Denemeyişimin bir nedeni de burada yazdığım 2. maddedeki çözüm yoluyla meseleyi halletmemdir . bu arada imei nedir ve imei numaramı nasıl öğreneceğim diyenler buraya baksınlar... kilitsiz, özgür ve bol iLetişimLi günler dileklerimle... unutmaDan son biRşey daha : "iLetişimde en önemLi eyLem, dinLemektiR!"

Bunalım...

Sözcüklerim varmıyor uzaklarına… Düşüncemdesin aklımın karmaşık bulduğum bir adresindesin Gittiğim tüm yolların vardığı . Çığlıklara karışan sevda yüklü bir sesim var Güzel mi değil mi bilemediğim boğulan ama beni rahatlatan Duy sesimi çığlığımı duy yeter ki duy. Artık kaybolmak istemiyorum aramızdaki dağın eteklerinde Sessizliğime ortak ol… ya da sesim ol… Bu yüzden işte özlemem yaşadığın şehirleri, soluduğun havayı Çığlıklara karışan sevda yüklü bir sesim var Ya duy sesimi ya da sessizliğim ol…

haRFLeRin üzeRine tıkLayın :)

http://www.bemboszoo.com/Bembo.swf

ENSTRÜMANTALİST MÜZİSYENLERDE EL SORUNLARI

Dr. Gürsel Leblebicioğlu * Müzisyen Sağlığı Günleri-I, 11-12 Mart 2005, Yıldız Teknik Üniversitesi, İst. Ülkemizde gerek amatör bir uğraşı olarak ve gerek bir profesyonel yaşam tarzı olarak müziğe duyulan ilgi giderek artmaktadır. Özellikle profesyonel müzik uğraşısı yaşamın ilk yıllarından itibaren hız, mükemmellik ve dayanıklılık gerektirmesi nedeni ile pek çok meslekten farklılıklar gösterir. Müzisyenlerin önemli bir kısmı meslek yaşantıları boyunca kas-iskelet sistemine ait sorunlar ile karşılaşır. Bu sorunlar kas-tendon ünitelerini, eklemleri ve periferik sinirleri etkileyen, çoğunlukla kronik süreçlerdir. Müzisyenler, yaşamları boyunca doğrudan mesleklerinin yol açtığı veya müzisyenlik ile ilişkili olabilen el bileği ve el sorunları ile karşılaşabilecekleri gibi kimi zaman da meslekleri ile ilişkili olmayan el sorunları ile karşılaşabilirler. Bu noktada müzisyenlik mesleği ve el sorunları arasındaki ilişkiyi açık olarak tanımlamak gereği ortaya çıkıyor. Müzisyen hastalığı, bir b

Şirinler-Smurf--iLginç saptama!

Şirinler , yıllardır Komünizm propagandası yapmakla suçlanmış ve ABD ' de bir dönem gösterimi yasaklanmıştır. Bunun nedeni para olmadan komünal bir yaşam sürmeleri, Şirin baba ' nın Karl Marx ' a benzemesi ve kızıl şapka giymesidir. Herkes kendi işini yapıyordur ve mutludur. Herkes aynı şeyi giyiyordur. Çizgi filmdeki Şirinlerin düşmanı Gargamel papaz cübbesi giyer ve dini sembolize eder, altın ve para düşkünüdür ( kapitalizm ) ve onları yeme (misyonerlik) gibi pek çok gizli unsur bulundurduğu iddia edilmiştir. Şirinler çizgi filminin yaratıcısı Peyo , sosyalist tir.. şirinleri ortaya çıkardığı zaman iki kutuplu bir dünya vardı.. bir tarafta ABD diğer tarafta SSCB .. sosyalist olan Peyo , yaptığı çizgifilmle bir mesaj vermek ve emperyalist amerika ' ya karsı bu yolla propaganda yapmak istemiştir.. Şirinler köyünde bir tek bile ibadethane bulunmaz.. ne kilise, ne havra, ne camii.. Şirinler köyünde para kullanan kimseyi gördünüz mü şimdiye kadar hiç?? para

“ Vur beni korkak! '

Kör olmasaydın da göreydin O'nu! 1959 yılındaki Küba devriminde anahtar rolü üstlenen Che Guevara , 1966 yılında sosyal bir devrimi başlatmak amacıyla Bolivya'ya gitmişti. 9 Ekim 1967'de, Che Guevara 'yı öldüren Bolivyalı çavuş Mario Teran , ilerleyen yıllar içinde kaybettiği görme yetisini Che'nin ' mirasçıları ' sayesinde yeniden kazandı. İnsani yardım amacıyla Bolivya'da görev yapan Kübalı hekimlerin sunduğu ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanan Mario Teran 'ın katarakt ameliyatı olduğu öğrenildi. Küba'nın, insani yardım amaçlı 'Mucize Operasyonu' çerçevesinde Bolivya'da yaptırdığı bir hastaneye giden Teran, yüzlerce yerli ve çiftçi gibi tek kuruş ödemeden ameliyat oldu. Teran'ın geçirdiği operasyonu basına duyuran ise emekli askerin oğlu oldu. Santa Cruz'da yayımlanan El Deber gazetesini haberdar eden Teran'ın oğlu, Kübalı doktorlara teşekkür etmek istediklerini açıkladı. Mario Teran 'ın başarılı göz ameliyatı

umutlarımı alıp...

bir sabah ürkek, mahcup kapına gelsem, uyandırsam seni kuşlardan önce gün ağarıyorken. sevinir misin beni görünce? yaşarken sabahın sessizliğini şaşırır, telaşlanır mısın? gösterir misin sevindiğini? anlatır mı yüzünün her çizgisi, sevildiğimi... bir sabah, yorgun argın henüz güneş doğmadan toplasam tüm cesaretimi ve umutlarımı alıp yanıma. gelsem kapına. yalnızlığımı, bir de sensizliğimi bıraksam avuçlarına. soran gözlerle bakar mısın yüzüme? yoksa güler mi göz bebeklerin gösterir misin mutluluğunu? söyler misin beni ne çok özlediğini? gün doğarken bölsem tatlı uykunu hiç beklemediğin bir anda, saçlarım uçuşarak geliversem seher yeliyle bir serçenin gelişi gibi habersizce konuversem dallarına. ürkek ve mahcup bıraksam kendimi kollarına sıkıca sarılıp kucaklar mısın? sabah ayazı titretirken içimi gelsem diyorum, hiç beklemediğin bir sabah. ısıtır mısın bakışlarınla yüreğimi? ama hiç sormadan ‘’nerelerdeydin?’’diye sitem etmeden, oturtup baş köşeye bir çay koyup ocağa ellerin ellerimde,

GÜLNİHAL

AŞK YENİDEN

Peo Kindgren plays "Adelita"-NOTA

baRış için müziK....

daha önce (  burada ) bizLeRLe yazıLaRını payLaşan MiReLa MUÇO'nun da dahiL oLduğu bir gRup müzik eĞitimcisi " BARIŞ İÇİN MÜZİK " isminde biR çaLışma başLatmışLaR... amaçLaRını şu şekiLde ifade etmişLeR : " mümkün olduğu kadar fazla çocuğa müzik eğitimi için olanaklar sağlamak, bu konuda EŞİT FIRSATLAR yaratabilmek için toplumsal bilinç oluşturmak ve müzikle barışın sesini duyurmak. " Bakın oradaki " BARIŞ MÜZİSYENLERİ "nden Bendeniz ne demiş : "Merhaba ben Bendeniz, Akordeonu çok seviyorum. İlk olarak ben akordeon kursuna yazıldığımda akordeonun ne olduğunu bilmiyordum. Daha kursa yazılmadan önce ben hiç dışarı çıkmazdım, kimseyle konuşmazdım. Akordeoana girdim ve çok arkadaşım oldu. Bize akordeonda yardım eden Yeliz ablaya, Mehmet öğretmene, Turgay öğretmene, Flamur öğretmene, Mirela öğretmene ve Eren öğretmene çok teşekkür ederim. Ben akordeon çalmayı çok seviyorum. Notalar bazen sizin en iyi arkadaşınız olabiliyor. Onlara dertlerini

RitmLeR yazıyoRum-okuyoRum-çaLıyoRum- peRfoRmans göRevi

                                                        dosyayı woRd dökümanı oLaRAk buRadan indiRebiLirsiniz !  

Fernando Sor- Op.35 No.22 eser nasıl çalınır..

Notaya bakarak..videyu izleyerek..

NefeS geLiştirme pRoGRamı-14.günden 21. güne...

Günde beş dakika ayırarak ciğerlerimizin gücünü artırmayı ve soluma kontrolünü geliştirmeyi sağlayacan ve 21 gün süren bu çaLışmanın iLk böLümüne buRadan uLaşabiLiRsiniz. PayLaşmama izin veRen " Reso " nickLi öğRetmen aRkadaşıma bu vesiLeyLe biR kez daha teşekküR ediyoRum. 21 günlük bir çalışmadır.   ONDÖRDÜNCÜ GÜN A- Soluk soluğa derin soluma (bir defa) B- Zorla havayı içeride tutunuz (üç defa) C- Kreşendo soluma (üç defa) D- Dekreşendo soluma (üç defa) E- İki defa havayı hafifçe dışarı veriniz (her defa 60 saniye süreyle) Not: Çalgınıza ağırlık veriniz. Mümkün olduğu kadar Bu çalışmayı çalgınızla yapınız. ONBEŞİNCİ GÜN Nefes geliştirme programı çalışmalarımızın bitmesine az kaldı. Bunları tan manasıyla uygularsanız başarınız mükemmel olur. A- üç defa havayı içeride tutun (Her defa 20 saniye süreyle) B- Kreşendo Dekreşendo soluma 1- Tam bir soluk alınız 2- Olabildiğince en yumuşak bir şekilde soluğu dışarıya veriniz. 3- Soluğun huzunı ön

dünya saLakLık taRihine geÇenLeR...

     

Eşlik - Daha Dün Annemizin , Ah! Vous Dirai-je, Maman

1761'de yayınlanan "Ah! Vous dirai-je, Maman" adlı Fransız melodisine dayanır. Bu melodi daha sonra Mozart tarafından tema olarak kullanılmış ve varyasyon formunda bestelenmiştir. Bu varyasyonlar oldukça ün kazanmıştır. Ahmet Muhtar Ataman tarafından bu varyasyonlara Türkçe sözler (  Yaşasın Okulumuz  ya da  Daha dün annemizin )  yazılmıştır Eserin orjinalini dinlemek ister misiniz ? Mandolin ve Gitar için düzenLenmiş hali de aşağıda... 1. Eşlik   /  2. Eşlik  /  3. Eşlik  /  4. Eşlik  /  5. Eşlik  /  6. Eşlik  

MÜZİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI DEĞERLENDİRME RAPORU

1. Öğrencinin seviyesine uygun olmayan konuların çokluğu, içeriğindeki şarkıların seviyenin üzerinde olduğu ve öğrencinin ilgisini çekmediği belirtildi. Müzik programında enstruman öğretimine fazla önem gösterilmemiş olması ve nota öğretimiyle paralellik arz etmemesi dolayısıyla güçlükler çıkmasına sebebiyet vermiştir.        İnsan ve müzik, çevre konusunun çalgı aleti eğitimi verilecek şekilde planlanması, seviyeye uygun eserlerin seçilerek verilmesi, teorik bilgilerin anlatımında tanımların fazla, uygulamanın az olması, ses ve işitme eğitiminin az olması, şarkı dağarcığının öğrencinin tonal yapısına uygun olmadığı, Atatürk ve müzik konulu ünitenin belirli gün ve haftalara dağıtılması. 2. Öğrencileri yönlendirecek müzik kurum ve kuruluşlarının yetersizliği ve olmaması sıkıntılara yol açmakta,      Lise sınavları hazırlıkları nedeniyle öğrencilerin boş zamanlarında sanatla ilgili hiçbir alanla ilgilenmemeleri,      İl Kültür Müdürlüğü ve diğer müzik kuruluşlarının çevre imkânlarını

Elektro Gitarın Bölümleri

Elektro Gitarın Bölümleri: Bir elektro gitarı temel olarak 3 bölümde incelemek mümkün olabilir; gövde, sap ve elektronik parçalar. Gövde ve sap genel olarak çeşitli ağaçlardan yapılırlar ve bu ağaçların türüne kesim kalınlıklarına, yıllanmışlıklarına vb. özelliklerine göre gitarın tonu üzerinde etkide bulunurlar. Genel olarak tonun sustainini (sesin uzamasını) kalınlık ve tizlik gibi özelliklerini etkilerler. Elektronik aksam ise manyetikler, sesin tonunu ve ses yüksekliğini ayarlayan knoblar ve manyetik pozisyonunu belirten switchten oluşur.

oLay buduR !

DAĞ RÜZGARI

Kaderde senden ayrı düşmek de varmış Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim... Seni tanımadan Hele seni böyle deli divane sevmeden Yalnızlık güzeldir diyordum Al başını, kaç bu şehirden Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git Git gidebildiğin yere git diyordum Oysa ki, senden kaçılmazmış Yokluğuna birgün bile dayanılmazmış. Bilmiyordum... Yine de dayanmağa çalışıyorum işte Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye Rüzgar güzel bir koku getirmişse Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum Yaşamak seninle bir başka zamanı Bir başka zamanda seni yaşamak Herşeyden önce sen Elbette sen Mutlaka sen İster uzaklarda olİster yanıbaşımda dur Sen ol yeter ki bu zaman içinde Ben olmasam da olur Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır Bitmiyorsun Çaresizliğim gün gibi aşikar Su olup çeşmelerden akan güzelliğin İnceliğin ışık ışık yüzüme vuran Sen güneş kadar sıcak Tabiat kadar gerçek Sen bahçelerde çiçekler açtıra

BEKLEYENLER İÇİN...

BEKLEYENLER İÇİN Bir ayak sesi duymayayım Kapıya koşuyorum Gelen sen misin diye Bir siyah saç görmeyeyim Yüreğim burkuluyor Ağlamaklı oluyorum Her şey bana seni hatırlatıyor Gökyüzüne baksam Gözlerinin binlercesini görürüm Bir rüzgar değse yüzüme Ellerini düşünmeden edemem Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer Tadı senden gelir Yediğim yemişlerin İçtiğim içkilerin Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı Bu emsalsiz hüzün Seni beklediğim içindir Resmine bakamaz oldum Uykulardan korkuyorum artık Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor Şu ayna karşısında güzelliğini seyretmeni Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada Ve şu saat geldiğin anda Durabilir sevincinden Zaman çıldırabilir Çünkü benim dünyamda Ölümsüzlük, seni sevmek demektir. Bir çocuk doğmayı bekler Bir ağır hasta ölmeyi Bitkiler yağmur ve güneşi bekler Yalnız bir kadın sevilmeyi Ve düşün ki bir adam İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi Seni bekler Asılmayı bekleyen bir

Yaratıcı Drama

Tanımı ve Özellikleri Bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri bir yaşantıyı veya bir olayı; doğaçlama, rol oynama gibi tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanarak, bir grup çalışması içinde oyun veya oyunlar geliştirerek, eski bilişsel örüntülerin yardımıyla yeniden yapılandırmaya yönelik etkinlikler sürecidir(San;1991). Bir başka yaklaşımla, yaratıcı drama, önceden yazılmış bir metin olmaksızın katılımcıların kendi yaratıcı buluşları, özgün düşünceleri, öznel anıları ve bilgilerine dayanarak oluşturdukları eylem durumları ve doğaçlama canlandırmalardır (San;1998). Olay, olgu, yaşantı ve bilgileri yeniden yapılandırmaya yönelik olan yaratıcı drama çalışmalarında, tiyatro olgusunda olduğu gibi; bir başlangıç ve son bölümü olmayabilir. Ancak bildiğimiz çocuk oyunlarındaki gibi belli kuralları ve bu kuralar içindeki sonsuz özgürlükleri içerir. Tıpkı tiyatroda olduğu gibi, gruptakiler belli bir atmosferi ve o andaki oyun oynama yaşantısını paylaşırlar (A

Temel Drama Teknikleri

Drama yaşantısının aşamalarında kullanılmak üzere bir çok teknik ve strateji bulunmaktadır. Bu teknikleri kullanarak yaşantıyı ve öğrencileri daha aktif, daha yaratıcı, daha sıradışı yapmak mümkün olmaktadır. ● Oyunlar Yaratıcılık ve imgeleme boyutlarının içinde olduğu, kimi zaman bilinen çocuk oyunlarından yararlanılan, belirlenen kurallar çerçevesinde sınırsız özgürlükte oyun geliştirme çalışmalarından oluşmaktadır. Oyun etkinliklerini başlıca altı öğe ile karakterize etmek mümkündür: 1- Özgürlük öğesi: Oyun, kendi dışında bulunan amaç ve hedeflerden bağımsızca oluşur. 2- İçsel sonsuzluk öğesi: Oyunlar kendi içerisinde özel bir zaman yapısına sahiptirler. Ayrıca kendisini sürekli yenilemeye bir eğilim gösterirler. 3- Öyle imiş gibi olma öğesi: Kendine özgü bir gerçekliğin, bir kurgunun bulunmasıdır. 4- İkili durum öğesi: Oyunların insanda farklı hislerin bir arada olmasına sebep olma durumudur. Yani oyunların insana hem gerginlik, hem de heyecan