Ana içeriğe atla

Kayıtlar

SORU-N-LAR ORTA YERE... etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Makamsal Türk Müziğinde Aralıklar ve Koma Değerleri

Batı müziğinde iki sesin arası iki eşit parçaya bölünmektedir ve arada kalan ses diyez ya da bemol ifadeleriyle tanımlanır. Ancak Türk Müziğinde iki notanın arası her birine koma ismi verdiğimiz 9 eşit parçaya ayrılmaktadır. 1,4,5 ve 8 komanın özel isimleri ve harfleri(rumuz) vardır. Makamları ortaya çıkaracak olan dörtlü ve beşliler oluşturulurken bu isimler ve harflerden yararlanılır.

Sanat Eğitimi Fark Yaratır

Ankara Üniversitesi Ev Ekonomisi Yüksek okulu, Çocuk Gelişimi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Neriman Aral tarafından “ Sanat eğitimi alan ve almayan ergenlerin yaratıcılık boyutlarında sanat eğitimi alıp almamasının, cinsiyetin, devam ettikleri sınıfın ve sanat eğitimi dallarının etkilerinin olup olmadığının incelenmesi ” amacıyla yapılan ve ‘ SanatEğitimi-Yaratıcılık Etkileşimi ’ başlığıyla Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi nde yayımlanan (Yıl 1999, Sayı 15) makalede şu sonuca ulaşılmıştır: “Araştırmaya dahil edilen sanat eğitimi alan ergenlerin yaratıcılık boyutlarından aldıkları puan ortalamalarının sanat eğitimi almayan ergenlerin puanlarından anlamı bir şekilde yüksek olduğu, yaratıcılık boyutlarının cinsiyete göre farklı olmadığı, lise ikinci sınıfa devam eden ergenlerin puan ortalamalarının diğer sınıflara devam eden ergenlerin puan ortalamalarından önemli derecede yüksek olduğu saptanmıştır. Ayrıca araştırmaya dahil edilen ergenlerin yaratıcılı

Soyutlamadan somurtanlardan mısınız yoksa soyutlamadan somutlayanlardan mısınız ?

Söylenecek yazılacak çok şey var aslında, dolmak ne kelime taştım, taştık.  Tıp Doktoru Göğüs, Kalb - Damar Cerrahisi Uzmanı  Dr. Yalçın  GÜRAN'ın  ' RESİM-MÜZİK-BEDEN EĞİTİMİ DERSLERİ – Bunların Önemleri Nedir?!… '  isimli yazısını noktasına virgülüne dokunmadan olduğu gibi alıyorum.  “İnsanların yetişmesinde en büyük etken müziktir.”  Konfüçyüs  (M.Ö. 552–479) Okullarda müzik, resim, beden eğitimi derslerinin haftada 1 saat olmasına karar verilmiş. Bununla bu derslerin çocukların eğitiminde ne denli gereksiz olduğu onaylanmış oluyor. Belki de ileride eğitim-öğretim alanından tümden çıkarılacaklardır!… Osmanlı İmparatorluğu eğitim sistemi içinde olup, günümüze kadar gelmiş olan bu derslerin hangi nedenle eğitim çerçevesi içine alındıklarının eğitimcilerimizce, uzaktan yakından, bilinmediği, verdikleri demeçlerden anlaşılmaktadır. Bazı derslerde not ölçümünün olmaması gerektiğini de belirten Milii Eğitim Bakanı şöyle diyor : “Müziğin güzel sanatların sp

Gürültü (Ses Kirliliği)

Gürültü (Ses Kirliliği) İnsan veya hayvan yaşamını olumsuz etkileyen, dengesini bozan her türlü insan, hayvan ya da makine kaynaklı ses oluşumudur. Gürültü kirliliğinin en yaygın biçimlerinden biri, özellikle motorlu araçların neden olduğu kirliliktir. Ses kirliliğinin saptanmasında ses şiddetini ölçmek için birim olarak desibel (dB) kullanılır.  İnsan için 35-65 dB sesler normaldir.  65-90 dB sesler, sürekli işitildiğinde zarar verebilecek kadar risklidir.  90 dB'in üzerindeki sesler tehlikelidir. İnsan sağlığına etkileri Ses kirliliği, insan üzerinde çok önemli olumsuz etkiler yaratır. Bu etkileri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. İşitme sistemine etkileri: Ses kirliliği işitme sistemi üzerinde, geçici ve kalıcı etkiler olmak üzere iki çeşit etki yapar. Ses kirliliğinin geçici etkisi, duyma yorulması olarak da bilinen işitme duyarlılığındaki geçici kayıplar şeklinde olur. Duyma yorulması düzelmeden tekrar gürültüden etkilenilmesi ve etkileşmenin çok fazla olmas

Fikir Çatışması - ÖküzLer oLmasaydı timsahLar aç kaLırdı

Dünyanın Sorunu...

İki psikiyatri uzmanı( Justin Kruger ve David Dunning ), 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki ; " Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır. " Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı: · Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. · Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir. · Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. · Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar. Cornell Üniversitesi 'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik " Nasıl geçti? " sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi... Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “ kendilerine güvenleri ” müthişti. Onların " testin yüzde 60'ına doğru

gözün aydın, kuLakLarın manisa bişgen !!!

Daha dün şöyLe yazmıştım bLoğa; “ Türkiye’de güzeL şeyLer de oLuyor diyebiLeceğim bir çaLışmadan haberdar etmek istiyorum sizLeri… ” Bugün öğrendim ki, ( buraya yazamayacağım sebepLerden doLayı ) bu çaLışma sonraya, başLangıcı beLLi oLmayan bir zamana erteLenmiş. Yorum yapmayacağım !!!

Ergenlik Dönemi Çatışmalar ve Çözümler

Sayın veliler, Ergenlik dönemi bir kriz dönemi olarak nitelendirilmektedir. Bazı araştırmalar bunun doğru olmadığını gösterseler de bu döneme özgü sorunların yaşandığı gözlenmektedir. Bugünkü konuşmada bu dönem neyi temsil etmektedir ve ne tür sorunlarla yüzleşmek zorunda kalmaktayız, hatalı ana-baba tutumları nelerdir ve sorunları çözmede bize ne yardım eder bu konular üzerinde duracağım. Söyleşi sırasında konuşmamı bitirmemi beklemeden sorular yöneltmenizi ve anlaşılmayan noktaları iletmenizi tercih ederim. Size klasik psikanalitik modelden sözetmeyecegim. Daha çok ROL Kuramından söz edeceğim. Çocuğun ilk önemli öğrenme dönemi 0–5 yaş arasındaki dönemdir. Bu dönemde çocuk anne ile iletişiminde “birlikte olma” “birlikte hissetme” ve “birlikte yapma” deneyimlerini yasar. Eğer bu dönem sağlıklı olarak geçirilememişse ergenlik döneminde de ortaya çıkabilecek olan sorunların temeli atılmaya başlanmış olacaktır. Cesaret bizi ilerlemeye ve sağlıklı olmaya iter, kaygı ise gerilemeye ve

MÜZED, Ortaöğretim Genel Müdürlüğüyle Görüştü

MÜZED , LİSELERDE YENİ DERS ÇİZELGESİNİN ORTAĞA ÇIKARDIĞI SORUNLARI ORTAÖĞRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜYLE GÖRÜŞTÜ Ortaöğretim Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Etem Yaman: ● “Bir eğitimci olarak liselerde müzik, resim ve beden eğitimi dersinin her birinin ortak dersler içinde gerekli olduğuna inanıyorum.” ● “Lisede öğrenci iken beden eğitimi dersini ve seçmeli müzik dersini birlikte aldım.” ● “Hangi dersin seçileceğine okul yönetimleri kimseye sormadan karar veremez.” ● Müzik resim veya beden eğitimi derslerinden herhangi birini bir kişi seçmiş olsa dahi o dersin açılması gerekir.” ● “Talim ve Terbiye Kurulu Kararının nasıl uygulanacağı konusunda bir iki hafta içinde okullara açıklayıcı bir genelge gönderilecek.” ● “Öğretim yılı sonunda kararın uygulaması değerlendirilerek gözden geçirilecek.” Yazının devamı buRada …

Bir Öğretmene Reva GörüLen SözLeşme !

üye oLduğum bir gruptan biraz önce gelen bir e-postayı yayınLıyorum: Bu sözleşme bugün kardeşime Adana'da bir özel anaokulu tarafından sunulmuştur.Bakalım sevgili grubumun görüşü ne olacak.Sadece şartları yazıyorum(olduğu gibi). ÖZEL KOŞULLAR a) İşçi, yukarıda belirtilen adreste mukim Özel........ Anaokulunda haftanın,Pazartesi,Salı,Çarşamba,Perşembe ve Cuma günleri çalışacaktır. b) Çalışma Süresi: İşçi günlük 4 saat çalışacaktır. c) Hafta Tatili Ücreti :İşçi,hafta tatilinde çalışmayacak ve hafta tatili ücreti ödenmeyecektir. ç) Yıllık ücretli izin: İşçiye yıllık ücretli izin kullandırılmayacak, gerektiği hallerde işçinin talep etmesi halinde yılda en fazla 10(on) gün ücretsiz izin verilecektir. MESAİ SAATLERİ a) İşçi,işverenin belirlediği saatlere uyacak ve değişik saat uygulamalarını peşinen kabul etmiş sayılacak. b) Bir ayda 3 den fazla geç kalırsa ihtar sayılacak. ÜCRET a) İşçinin saat ücreti 3,00 YTL.dir. b) İşçi,ücretini çalışma saatin

Bir Gitaristin Aşkı:(

Sabah erkenden gitarını alıp evden çıktı...posta kutusu boştu gene. Yoo, hayır. Beyaz birşeyler vardı. Kalbi hızla çarparken, kutuyu açıverdi.Elektrik faturası gelmişti...hem de herzamankinden "hoş" bir miktarda...Başka birşey olmadığını bildiği halde, gene kutunun içine bakti...Boş...Dışarısı, ne soğuk ne de sıcak...kapalı bir havaydı.Yağmur yağmaması için dua etti...şemsiye evde kalmıştı ne de olsa...Karşıya geçmek için trafik lambalarının yanında durdu...önünden son sürat geçen araba, bütün çamuru sıçrattı...en sevdiği siyah pardesüsü de batmıştı...karşıya geçti.Karnı açtı...Her pazar sabahı uğradığı cafe ye gitti..."tadilat nedeniyle kapalıyız" yazısını okurken, gülümsedi...aklına mezar taşına yazılabilecek bir şey geldi "Tadilat nedeniyle oldu... açlıktan "... neyse dedi kendi kendine" o kadar da aç değildim"...sonra bi yerlerde yerim diye düşünerek yürümeye başladı. Derken yanından geçen bir grup çocuk, ona sertçe çarptı. Yere yığıldı. Karş

Borç almaya alışan, emir almaya da alışır!

4.Murat durmadan çevredeki küçük ülkelere borç verirmiş.. Dayanamamış Vezir, birgün Padişaha; - " Yüce padişahım, biz bu ülkelere niye durmadan para veriyoruz ki! "  demiş... 4.Murat'da; - " Borç almaya alışan, emir almaya da alışır! " demiş... miş de miş miş ! +-+-+-+-+ Borçlu Erik çiçek açmış da bahçenin kıyısında  Sen ona hiç bakmadan geçmişsen oracıktan  Leylek dansa durmuş da bacanın tepesinde  O baharlım laklakını durup dinlememişsen  Şakır şakır bir tren bir gece köprüsünden  Islıkla dalmamışsan gurbet türkülerine  Akasya mor akasya ak akasya sarı sarı sarkmış da bahar mavilerinden  Yaşamak ne güzel şey diye ağlamamışsan  Çocuklar birdirbir oynuyorlar da çöplük arsada  Dikilip yanıbaşlarına göğüs geçirmemişsen  Yanından geçip gitmiş de çilekçinin arabası  Kaçtan veriyorsun hemşerim diye yutkunmamışsan  İskelenin tepesinden türkü döken gurbetçi gence  Varolasın koçum benim diye el sallamamışsan  Bahar dalı gömleğiyle utangaç bir uçurtma

sağır duymaz uyduRuR? yanLış anLaşıLan şaRKı sözLeri...

Grup Gündoğarken “Ankara’dan Adil geldi,elde bir ayran tavası,Adem Baba beni çok severmiş…” Doğrusu neymiş ??? “Ankara’dan abim geldi,evde bir bayram havası, annem babam beni çok severmiş…” Bulutsuzluk Özlemi “İsviçrede hayat bayram olmadı yaaa…” Doğrusu neymiş ??? “Hiçbir kere hayat bayram olmadı ya da…” Teoman “Görümceler,görümceler…” Doğrusu neymiş ??? “Gönülçelen,gönülçelen…” “bir bankta kulesi ustunde” ya da “bir pasta püresi üstünde” Doğrusu Neymiş ??? “Bir bar taburesi üstünde” Tarkan “Sen üzümle gülüm,incir yee…” Doğrusu Neymiş ???”Sen üzülme,gülüm incinme…” Hülya Avşar “Yasemin,derdin ne??..” Doğrusu : “Yar senin derdin ne?..” Tarık “Zaten canim çıksın,yoksun yanımda…” Doğrusu Neymiş ???”Zaten canım sıkkın yoksun yanımda..” MFÖ “Mustafaaaa,yağmur var İstanbul’daaa…” Doğrusu Neymiş ???”Bu sabah yağmur var İstanbul’da..” Levent Yüksel “Dolmuşlaar havalandııı..” Doğrusu Neymiş ???”Son kuşlaar havalandı…”

BİZİMKİLER VE SİZİNKİLER..

“ Vur beni korkak! '

Kör olmasaydın da göreydin O'nu! 1959 yılındaki Küba devriminde anahtar rolü üstlenen Che Guevara , 1966 yılında sosyal bir devrimi başlatmak amacıyla Bolivya'ya gitmişti. 9 Ekim 1967'de, Che Guevara 'yı öldüren Bolivyalı çavuş Mario Teran , ilerleyen yıllar içinde kaybettiği görme yetisini Che'nin ' mirasçıları ' sayesinde yeniden kazandı. İnsani yardım amacıyla Bolivya'da görev yapan Kübalı hekimlerin sunduğu ücretsiz sağlık hizmetinden yararlanan Mario Teran 'ın katarakt ameliyatı olduğu öğrenildi. Küba'nın, insani yardım amaçlı 'Mucize Operasyonu' çerçevesinde Bolivya'da yaptırdığı bir hastaneye giden Teran, yüzlerce yerli ve çiftçi gibi tek kuruş ödemeden ameliyat oldu. Teran'ın geçirdiği operasyonu basına duyuran ise emekli askerin oğlu oldu. Santa Cruz'da yayımlanan El Deber gazetesini haberdar eden Teran'ın oğlu, Kübalı doktorlara teşekkür etmek istediklerini açıkladı. Mario Teran 'ın başarılı göz ameliyatı

Ders kitaplarında toplumsal cinsiyet ayrımcılığına devam

Elif Dumanlı Matematik dersindeydik. Tahtaya problem yazdım. Problemi çözmek için iki erkek öğrenci parmak kaldırdı. 'Ee, başka kimse yok mu?' diye sordum. Bir erkek öğrenci daha parmağını kaldırdı. 'Haydi kızlar sizlerden de parmak bekliyorum' dedim. Parmak kaldıran erkek öğrencilerden biri, 'Problem çözmek için mantık lazım. Bu erkek işidir' dedi. Gözlerimi fal taşı misali açarak, sözü söyleyen erkek öğrenciye döndüm ve 'Hadi ya!' diyerek başladık erkek-kadın eşitliği üzerine tartışmaya. Tartıştığım çocuklar henüz sekiz yaşındalar. Sekiz yaşında olmalarına rağmen ataerkil toplumun kadın ve erkek için biçtiği bütün rolleri benliklerine kodlamışlar. Tartışmanın bir yerinde, 'Nerden öğreniyorsunuz bunları?' diye sordum. Hazır cevap öğrencilerimden biri, 'Hayat Bilgisi dersinde öğreniyoruz ya' dedi. Evet, Hayat Bilgisi dersinde ailemiz ve yakın çevremizle olan ilişkilerimiz üzerine düşünüyor, sorguluyor ve nasıl davranmamız gerektiği üzer

"KÖY ENSTÜTÜLERİ YAŞASAYDI NE OLURDU?"

bizim baba yine haRika işLeR çıkarmış. bizim kuşak ( 80'den biraz öncesi kuşak) ve sonrasındaki maLum "80 sonRAsı" kuşaĞı arasındaki fark mıdır bu? hem evet hem hayıR. en nihayetinde yaşı 55 oLan her kişi aziz baba gibi kendini geLiştiRecek, yeniLeyecek, dünyaya meydan okuyaCak tarzda şeyLeRLe uğraşmıyor. "HeR aĞacın çüRÜğü de meyvesi de kendi özündediR!" diye boşuna dememiş ataLaRımız. o yaştaKiLerin çoĞu kahve köşeLerinde, deyim yerindeyse "öLümü bekLiyoR!" neyse ayrı bir yazı konusu oLarak düşündüĞüm için aziz babayı sonraya sakLıyoRum. konu başlığı neydi? "Köy enstütüLeRİ yaşasaydı ne oLurdu?

İşitme eşiği kaymasıyla ilgili...

İşitme eşiği kaymasıyla ilgili yöneltilen bir soru üzerine aşağıda bulunan, 13 A4 sayfası yer kaplayan bir sohbet-mektup yazdım. Yazarken, sizlerle can-cana, yüz-yüze sohbet ediyormuş hissini içimde tam olarak bulup klavyeme dokundum. Beni, buradaki büyük bir çoğunluk hiç tanımıyor! Onun için sohbet-mektubun başında kendimi de sizlere tanıtmaya çalıştım. Çok önem arzeden ve dolaylı olarak "müzik"le ilgisi olup, sağlığımızın ayrılmaz bir parçası olan "işitme" konusunda sahibi olduğumuz bazı bilgileri de tazeleme yolunu seçtim. Sizleri sıkmamak için "mizahi" bir üslup kullanmaya gayret ettim. Teknik tıbbi bilgilerin bile aralarına sizi gülümsetici cümleler koymaya ve öğretmenlerime hazırladığım bir ödev gibi titiz olmaya çalıştım. İçerik içinde işitmeyle ilgili yazdığım "slogan" veya "propaganda" cümleleri vardır. Bu cümlelerin eğitimcilerimiz tarafından eğitilen kişilere söylenmesinde, duyurulmasında ve hatta mizahi bir üs